Yaralama Suçu İle İlgili Ceza hükmü ve İstisnai Haller
Ceza Hukukunda yer alan suç tipleri arasında önemli bir yere sahip olan yaralama suçu, kişinin beden veya sağlığına zarar verilmesiyle işlenen bir suçtur. Yaralama suçunun ceza hükmü ve istisnai halleri, Türk Ceza Kanununun 87. maddesinde düzenlenmiştir.
Yaralama suçu, Türk Ceza Kanunu'nun 87. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bir kişiye kasten zarar verilmesi veya bedeninde veya ruh sağlığında kısmi oranlı bir hastalığın meydana gelmesine neden olunması halinde yaralama suçu işlenmiş sayılır. Yani yaralama suçu, bir kişinin beden veya sağlığına zarar veren eylemleri kapsar.
Yaralama suçunun ceza hükmü ise, şikayete bağlı veya şikayete tabi olmayan şeklinde ikiye ayrılır. Şikayete bağlı yaralama suçunda, mağdurun şikayeti üzerine soruşturma başlatılır ve hüküm verilmesi için şikayet geri alınmadan veya reddi hakim kararı verilmeden belirli bir süre geçmesi gerekmektedir. Şikayete tabi olmayan yaralama suçunda ise, soruşturma resen başlatılır ve mağdurun şikayeti aranmaz.
Şikayete bağlı yaralama suçunun ceza hükmü ise, üç aydan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer yaralama sonucunda ağır hastalığa veya organ kaybına neden olunmuşsa, bu ceza bir kat artırılarak altı aydan beş yıla kadar hapis cezası uygulanır. Ayrıca, eğer yaralama sonucunda kalıcı bir hastalığa veya organ kaybına neden olunmuşsa, ceza iki kat artırılarak bir yıldan on yıla kadar hapis cezası verilir.
Öte yandan, yaralama suçunda istisnai haller bulunmaktadır. Bunlar, meşru savunma, zorunlu muafiyet, çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermesi ve tehlikeli hastalığı olan kişilerin tedavisinde zarar verme gibi durumları içerir.
Meşru savunma, bir kişinin kendisini, ailesini veya bir başkasını haksız bir saldırıdan korumak amacıyla gerçekleştirdiği müdahaledir. Kişi, meşru savunma hakkını kullanarak zarar verme eylemi gerçekleştirebilir. Ancak bu müdahalede savunma sınırları aşılmamalıdır. Yani kişi, karşı tarafın saldırısını bertaraf etmek için orantılı güç kullanabilir.
Zorunlu muafiyet ise, Türk Ceza Kanunu'nun 88. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, bir kişi, başkasının haklı emir ve komutası altındaysa ve o kişinin emir ve komutası sonucu gerçekleştirdiği zarar verme eylemi doğrudan sorumluluğu ortadan kaldırır. Ancak, emir veya komutun suçu gerektirmediği açıkça bilinmelidir.
Çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermesi durumu, Türk Ceza Kanunu'nun 89. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, 12 yaşından küçük olan çocuklar, kısıtlı olan çocuklar, çocukların ruh sağlığının gereğiyle sınırlı iradeyi kullanabilecek durumda olmaması veya çocuğun suistimal edilmesi gibi sebeplerle cezai sorumluluktan muaf tutulurlar.
Son olarak, tehlikeli hastalığı olan kişilerin tedavisinde zarar verme durumu da istisnai bir haldır. Bu durumda, bir kişi, bir başkasına tıbbi müdahalede bulunurken zarar verebilir. Ancak bu müdahale, hastalığın tedavisi için gerekli olmalı ve zarar veren kişi, tedaviyi yapma yetkisine sahip olmalıdır.
Yaralama suçu, ceza hukukunda önemli bir yere sahip olup, ceza hükmü ve istisnai halleriyle düzenlenmiştir. Kişinin beden veya sağlığına zarar verilmesi eylemi yaralama suçu olarak kabul edilirken, ceza hükmü şikayete bağlı veya şikayete tabi olmayan şekillerde farklılık göstermektedir. Ayrıca meşru savunma, zorunlu muafiyet, çocuğun kendisine veya başkasına zarar vermesi ve tehlikeli hastalığı olan kişilerin tedavisinde zarar verme gibi istisnai haller bulunmaktadır. Bu konuların detaylı bir şekilde incelenmesi, yaralama suçunun doğru bir şekilde değerlendirilmesine yardımcı olacaktır."



